|
||
Esad'ın son 48 saatinde Türkiye nasıl bir rol oynadı | ||
Cihatçı HTŞ'nin ilan ettiği zafer ile Suriye'de yeni bir dönem başlıyor. Beşar Esad'ın ülkeden ayrılmasıyla sonuçlanan süreçte Türkiye belirleyici bir rol oynadı. | ||
Dünya Haberi | ||
Suriye'de yeni bir dönem başlıyor. Cihatçı HTŞ ve bağlı grupların Şam'a girmesi ve zafer ilan etmesiyle Ortadoğu'da tartışmalar artık bambaşka bir seyir kazandı. Muhalif unsurların Şam'da biten harekatı 27 Kasım'da başladı. 8 Aralık günü Suriye'nin devrik Başkanı Beşar Esad'ın ülkeden ayrılmasıyla sonuçlanan süreçte Türkiye belirleyici bir rol oynadı. TÜRKİYE SÜRECİN HEP İÇİNDEYDİAstana sürecinden beri Rusya ve İran'la birlikte süreçte aktif olan Türkiye zaman zaman ABD ile zaman zaman ise Rusya ile yakın temas içerisine girdi. Siyasal İslamcı AKP ile İhvancı muhalefet arasındaki ilişki Suriye iç savaşının başladığı dönemde Esad karşıtlığı temelinde ilerlerken özellikle 2016 sonrasında terör örgütü YPG/PKK ile mücadele eksenine taşındı. srail'in 7 Ekim saldırı ardından önce Hamas'a ve ardından da Lübnan Hizbullahı'na yönelik başlattığı saldırılar ve ardından İran'ın bölgedeki unsurlarının İsrail tarafından vurulması, Rusya'nın Ukrayna'da yaşanan sürece kitlenmesi ile beraber Suriye'de Esad yalnız kaldı. Bu durumu fırsat olarak gören HTŞ önderliğindeki muhalif gruplar 27 Kasım'da harekete geçerek önce Halep şehrini ele geçirdi. Ardından rotalarını Suriye İç Savaşının sembol bölgelerinden olan Hama ve Humus kentlerine çeviren HTŞ önderliğindeki cihatçı muhalifler Suriye Ordusu'ndan ciddi bir karşılık da görmediler. Bu süreçte özellikle Doha'da yapılan Dışişleri Bakanları toplantısında Türkiye başta Rusya, İran olmak üzere sürecin tüm aktörleri ile görüşmeler yaptı. Özellikle 7 Aralık'ta Katar'da yapılan ve Türkiye'nin aktif olarak yer aldığı görüşmeler, Esad'ın ana destekçileri Rusya ve İran ile önde gelen Arap devletlerinin "Esad sonrası süreci" konuşmaya başladıkları platform olması açısından dikkat çekti. SMO TEL RIFAT'A GİRDİ27 Kasım'da başlayan harekat sonrası Ankara'dan ilk açıklamada, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin çatışmalara müdahil olmadığı, sahadaki gelişmelerin yakından takip edildiği yönünde oldu. Türkiye'nin odağında bu ilk günlerde, Suriye Milli Ordusu (SMO) grubunun, Halkın Savunma Birlikleri'nin (YPG) kontrol ettiği Tel Rıfat bölgesine başlattığı saldırı vardı. Türkiye'nin terör örgütü olarak tanıdığı PKK'nın Suriye kolu YPG ile çatışmalara giren ÖSO/SMO güçleri Tel Rıfat'ın ardından bu kez de Münbiç bölgesinde karşı karşıya geldi. RUSYA İLE İLK TEMASSuriye krizinin geldiği son nokta özellikle Halep'in muhaliflerin kontrolüne geçmesi ile beraber ciddi önem kazandı. Suriye Ordusunun neredeyse kurşun atmadan geri çekişmesi muhaliflerin hızlanmasına da sebep oldu. Süreci en yakından takip eden iki ülke olan Türkiye ve Rusya arasında ilk temas da 30 Kasım günü kuruldu. Türk Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, telefonda Suriye konusunu ele aldılar ve Astana Süreci kapsamında bir araya gelmeyi kararlaştırdılar. Esad'ın en önemli destekçisi İran'ın Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi'nin 2 Aralık'ta Türkiye'ye bir ziyaret düzenleyeceği de Ankara tarafından aynı gün açıklandı. Arakçi ile Fidan'ın Ankara görüşmesi, muhalefet ile Esad arasındaki siyasi sürecin canlandırılması çağrısı ve iki başkentin görüş ayrılıklarının net şekilde ortaya çıkması dışında önemli bir sonuç yaratmadı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de 3 Aralık'ta bir telefon görüşmesi yaptı. Diplomatik girişimlerin sonunda Türk, Rus ve İranlı dışişleri bakanlarının 7 Aralık'ta yapılacak Doha Forumu kapsamında Astana Süreci formatlı bir toplantıda bir araya gelmeleri kararlaştırıldı. TÜRKİYE-ABD TEMASLARITürkiye, Astana ortaklarının yanı sıra ABD ve diğer bölgesel aktörlerle de bu süreçte yakın temasta kaldı. ABD'li üst düzey bir yetkili, Washington'da basını bilgilendirme toplantısında, Suriye'de çatışmaların başladığı andan itibaren Türkiye ile her düzeyde yakın bir eşgüdüm içinde olduklarını kaydetti. Yetkili, iki ülke dışişleri ve savunma bakanlarının yanı sıra istihbarat başkanları William Burns ve İbrahim Kalın'ın da temas kurduklarını açıkladı. ÜST DÜZEY TEMAS 6 ARALIK'TA KURULDUDışişleri Bakanı Fidan ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, bir telefon görüşmesinde IŞİD ve PKK gibi örgütlerin bölgede yaşanan belirsizlikten yararlanmaması konusunu ele aldı. ABD'nin Fırat'ın doğusunda yaklaşık 900 askeri olduğu biliniyor. SMO'nun Menbiç operasyonu öncesinde de Türk ve Amerikan savunma bakanlarının telefonda görüşerek sahadaki durumu ele aldıkları kaydedildi. Muhalif grupların 5 Aralık'ta Hama'yı almaları ardından Humus'a yönlenmeleri ve bu süreçte Suriye ordusunun hiçbir varlık göstermemesi, 7 Kasım Astana Süreci toplantısını daha da önemli hale getirdi. İran Dışişleri Bakanı Arakçi, Astana toplantısı öncesi Bağdat'ta Irak ve Suriye dışişleri bakanları ile görüştü ve çatışmaların durması için sonuç vermeyen girişimlerde bulundu. Türk ve Rus dışişleri bakanları ise AGİT Zirvesi'nin yapıldığı Malta'dan Katar'a geçtiler ve hemen 6 Aralık gecesinden itibaren ayrı ayrı ikili temaslarda bulundular. Böylece 7 Aralık'taki toplantı için hazırlıklar tamamlandı. Ancak aynı gün sabah saatlerinden itibaren muhalif grupların herhangi bir direnişle karşılaşmadan Şam'a ilerledikleri haberleri gelmeye başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın toplantıdan sadece bir gün önce muhaliflerin yürüyüşünü desteklemesi ve hedefin Şam olduğunu açıklaması, artık sorunun siyasi yollarla çözülme aşamasını geride bıraktığını göstermesi açısından önemli oldu. Öğleden sonra Türk, Rus ve İranlı dışişleri bakanları, Astana Süreci formatında bir araya geldiler. Kısa süren toplantının ardından ortak açıklamama yapılmaması dikkat çekti. Görüşmeden somut bir kararın çıkmadığı ise tarafların basına yaptığı açıklamalarla ortaya çıktı. Doha aynı gün bir başka toplantıya daha ev sahipliği yaptı. Türkiye, Rusya ve İran'dan oluşan Astana ortakları, Suriye'de yaşanan gelişmeleri önde gelen Arap devletleriyle ayrıntılı olarak ele aldılar. Bu toplantının önceden planlanmadığı ancak Suriye'deki gelişmelerin geri döndürülmeyecek bir sürece doğru ilerlemesi nedeniyle organize edildiği kaydedildi. Toplantıya Katar, Suudi Arabistan, Ürdün, Mısır ve Irak dışişleri yetkilileri katıldı. Toplantı sonrası ortak bildiride askeri harekatların sonlandırılması ve siyasi sürecin başlatılması çağrısı yapılırken, Suriye'nin toprak bütünlüğü, bağımsızlığı ve birliğinin korunması vurgusu yapıldı. Ancak bildiride ülkenin resmi adı olan Suriye Arap Cumhuriyeti yerine sadece Suriye diye bahsedilmesi dikkat çekti. ESAD'IN DÜŞÜŞÜ 7 ARALIK'TA BELLİ OLDUKatılımcı ülkeler Suriye bunalımının barışçıl yollarla ve Suriye halkının güvenlik, adalet ve istikrar isteklerine uygun şekilde çözümlenmesi beklentilerini de ortak bildiride kayda geçirdiler. Bu ifadeler, toplantıya katılan ülkelerin Şam yönetiminin artık sona geldiği düşüncesinde olduğu ve bundan sonraki yeni sürece odaklandıkları değerlendirmelerine neden oldu. Toplantıya katılan diplomatik kaynaklar da 7 Kasım gecesi itibariyle Esad döneminin sona erdiğinin herkes tarafından kabul edildiğini ve bundan sonra geçiş sürecine odaklanıldığını kaydettiler. Esad'ın ülkeden ayrıldığı ve yönetimin muhaliflere devredildiği de 8 Aralık Pazar günü ilan edildi. Dışişleri Bakanı Fidan, aynı gün Doha'da düzenlediği basın toplantısında, Suriye'de yeni bir dönemin başladığını ve Türkiye'nin bu süreçte de Suriye halkının yanında olacağını, küresel ve bölgesel aktörlerle işbirliği içinde olacağını kamuoyuna açıkladı
|
||
|
||
Etiketler: Esad'ın, son, 48, saatinde, Türkiye, nasıl, bir, rol, oynadı, |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.