|
||
1 Kuruşluk Pul | ||
Kemal ANADOL | ||
Okurlarımdan aşağıdaki fotoğrafa dikkatle bakmalarını rica ediyorum. Önce bunları gönderen mecliste birlikte görev yaptığımız Erol Yeşilpınar arkadaşıma teşekkür ediyorum. Bu pullar bir, evet sadece (1) kuruşluk tayyare pullarıdır. Cumhuriyet kurulduktan sonra yurttaşlara tanınan dilekçe hakkının olmazsa olmazıydı bunlar. Herhangi bir kamu kurumuna dilekçe vermek isteyen yurttaşlar dilekçenin altına 15 kuruşluk damga pulu, 1 kuruşluk da Türk Hava Kurumuna ait tayyare pulu yapıştırmak zorundaydılar. Bu uygulama yıllarca sürdü, daha sonra da kaldırıldı. Bu pullar ne işe yarıyordu? Onu açıklamak istiyorum.
*** Atatürk’ü anlatan yüz binlerce inceleme, makale ve köşe yazısı yazıldı. Yerli ve yabancı basında haber ve yorumlar yer aldı. Ama bugün Atamızın sahip olduğu müthiş bir özelliğinden, bir başka yanından kısaca vizyon sahibi olmasından söz açmak istiyorum. Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre vizyon sahibi olmak, ileri görüşlü daha da ötesi ufku geniş kişi olmak anlamını taşıyor. Fransızca kökenli bu sözcük günlük yaşamımızda özellikle siyaset dünyasında bol bol kullanılmaktadır. Vizyonsuzluk ise tam tersi anlam taşır, hatta hakaret amaçlı bir söylem aracıdır. Dünyada çevre hareketleri, daha da ötesi “çevre bilinci” yokken Yalova’da bir ağacı kesmemek için köşkü yürüten bir çevrecidir Atatürk. Anadolu bozkırının en verimsiz topraklarında Orman Çiftliği’ni kurarak, tarımın, ormanın ve üretimin önemini kavrayan “Ormansız vatanda yaşanılamaz” diyen bir liderdir Atatürk. Yurdun dört bir yanını, yabancı sermaye, yandaş şirketler olmadan, yolcu garantisi vermeden ve daha da önemlisi yabancı mahkemelerin yetkisini kabul etmeden birbirine bağlayan demiryolcudur Atatürk. 28 Ekim 1927’de yapılan nüfus sayımında okuma yazma oranı erkeklerde %17,42, kadınlarda %4.63 iken, çağdaş Lâtin alfabesine geçen ve Millet Mekteplerinde yurttaşların dörtte birini okur yazar durumuna getiren Başöğretmendir Atatürk. Cumhuriyetin topladığı 1. Fındık Kongresinden sonra, “Fındık başta olmak üzere diğer belli başlı ürünlerimizi ilgilendiren birlikler kurulmalıdır” diyen bir kooperatifçidir Atatürk. Nitekim bu işaretten sonra Giresun, Ordu, Trabzon, Keşap ve Bulancak Fındık Satış Kooperatiflerinin 28 Temmuz 1938’de birleşmesiyle FİSFOBİRLİK adıyla Karadeniz halkı için yaşamsal anlam taşıyan bir kuruluş doğmuştur. Cumhuriyet öncesi Osmanlı’nın Anadolu’su hastalıktan, doktorsuzluktan kırılıyordu. İstanbul dışında hastane denilebilecek kuruluşa rastlamak çok zordu. Üstelik 1917 Ekim Devriminden, komünizmden kaçan karşı devrimci Ruslar Karadeniz’e frengi denen amansız hastalığı bulaştırmışlardı. Tarihin cilvesine bakın ki komünizm Rusya’dan giderken yani 26 Aralık 1991’de Sovyetler Birliği dağılırken bu kez Karadeniz kıyılarında AİDS felâketi baş göstermişti. Anadolu ve Trakya’nın hastalıktan kıvranan halkına derman olmak için devlet destekli Sıtma Savaş, Verem Savaş, Frengi Savaş Derneklerini kuran bir sağlıkçıdır Atatürk. Hastalıkları önlemenin doğrudan çaresinin aşı olduğunu kavrayan lider, bu amaçla 27 Mayıs 1928’de Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsünü kurdurmuştu. *** Osmanlı ve Cumhuriyet tarihini inceleyin. Önyargılarından kurtularak deniz ve havanın önemini kavrayan ve bunu yaşama geçiren karacı bir paşa veya general zor görürsünüz. “En uygun coğrafi konumda ve üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye, endüstrisi, ticareti ve sporu ile en ileri bir denizci ulus yetiştirmek yeteneğindedir. Bu yetenekten yararlanmasını bilmeliyiz” diyen bir kaptan, bir amiraldir Atatürk. “İstikbal Göklerdedir” diyen havacı Atatürk’ün talimatıyla Cumhuriyet’in ilânından iki yıl sonra 16 Şubat 1925 günü adı sonradan Türk Hava Kurumu’na çevrilen Tayyare Cemiyeti kurulmuştu. Derneğin amacı “Türkiye’de havacılık sanayiini geliştirmek, askerî, sivil, sportif ve turistik havacılığın gelişmesini sağlamaktı.” Hızla çalışmalarına başlayan kurum, 23 Nisan 1926’da Tayyare Makinist Mektebi’ni açtı. Aynı yıl Kayseri Uçak Fabrikası kuruldu. Halkımız bu atılıma candan bir istekle seve seve katılıyordu. Bugün Sivrihisar’da, Safranbolu’da, Ödemiş’te ve Anadolu’nun çeşitli ilçelerinde o gün halkın topladığı paralarla Türk Hava Kuvvetleri’ne armağan ettiği uçaklar bir vefa örneği ve bir anıt gibi yer almaktadır. İzmir Milletvekili olarak, Ödemiş uçağının kente getirilmesine katkıda bulunmak bugün kıvanç duyduğum bir çalışmadır. Halkımız on yıl içinde yurt dışından tam 351 uçak satın alarak Hava Kuvvetleri’ne bağışlamıştı. 10 Temmuz 1936’da THK Türk Kuşu Yüksek Planör Kursu açılmış, gençlerimiz İnönü kampında paraşütle atlama, planör kullanma eğitimlerinde hem öğrenmek hem de yurdun çeşitli köşelerinden gelen kursiyerlerle kaynaşmak olanağına kavuşmuşlardı. THK öncülüğünde orta okul ve liselerde maket uçak yapma dersleri verilerek ve yarışmalar açılarak genç kuşağın havacılığa özendirilmesi sağlanıyordu. Artık Türk Hava Kurumu ülkemizin gözbebeği bir güven ve saygınlığa ulaşmıştı. Askeri ve sivil havacılığa, gençlerin eğitimine katkılarının yanında orman yangınlara karşı da yurttaşlarımızın güvencesiydi. *** Pekiyi THK bu gücü nereden, kimden alıyordu? Tamamen halktan ve halkın kendisine gösterdiği güvenden, inançtan. THK’nun iki önemli geliri vardı. Birincisi her dilekçeye yapıştırılan 1 kuruşluk tayyare pullarından. İkincisi de yine halktan topladığı kurban derilerinden. İşte kıyamet bu kurban derilerinden koptu. Gelir kaybına uğrayan gizli, açık cemaat ve tarikatlar yıllarca bu konuyu sömürdüler. “Efendim, kurban sahibi derisini istediği yere verir, istediği kuruluşa bağışlar. Devlet ne karışıyor?” Bunları söyleyen Osmanlı hayranları çok iyi bildikleri bir gerçeği bilmezlikten geliyorlardı. Yere göğe sığdıramadıkları Sultan Abdülhamid’in talimatıyla kurban derileri 1908 yılına kadar, yapılmakta olan Hicaz Demiryolu hattı için toplanıyor, gelirler Alman, Belçika, Amerika, İngiliz ve diğer yabancı yüklenicilere veriliyordu! Tekrar başa dönelim. Atatürk’ü vizyon sahibi yapan unsurların başında “Tam Bağımsızlık” anlayışı geliyordu. İkinci dünya savaşı sonunda ortaya çıkan soğuk savaş ortamı ülkemizi ABD’nin yanına itti. Bu durumda Cumhuriyetin kazanımları birer birer terkedildi. THK’nun uçak fabrikası kapatıldı. Yabancı şirketlerin lâstik, yedek parça ve akaryakıt gelirlerini sağlayan Karayolu politikası geçer akçe oldu. Demiryolları artık üvey evlattı. 1950 yılına kadar bir kilometre demiryolu yapılmadı. 1980 faşist darbesinin ekonominin başına getirdiği Özal’a göre demiryolları, inen binenleri kontrol amacıyla komünistlerin marifetiydi! 3 Kasım 2002 seçimleriyle birlikte Cumhuriyetin kazanımlarından rahatsız olan ve bunları değiştirmek, dönüştürmek isteyen bir iktidar oluşmuştu. Hiç unutmuyorum o gece bir yerel televizyon kanalındaydık. Yeni seçilen bir AKP milletvekili sonuçlar için “Bu bir devrimdir” diyordu. Ben de hemen ilâve etmiştim: “Evet bu bir devrimdir… Ama karşı devrimdir!” Atatürk’ün öngörüsü ve Cumhuriyet Hükümetlerinin çabasıyla kurulan bütün kurumlar hedefti artık! *** Önce Orman Çiftliği Atamızın vasiyetine karşın yağma edilmeye başlandı. Sonra Karadeniz üreticisinin nefes borusu FİSKO BİRLİK hedefe alındı. Kooperatifin başına istediği kadroları seçtiremeyen AKP iktidarı fındık alımlarıyla Toprak Mahsulleri Ofisi’ni görevlendirdi. Ziraat ve öteki kamu bankaları FİSKO BİRLİK kredilerini kestiler! Sonunda ne mi oldu? Ofis halâ fındık alımı yapıyor. Ama çok az miktarda. Ne kadar az alım yaparsa fındık fiyatı o kadar düşüyor ve yerli ve millî olduğunu söyleyen iktidarın getirdiği İtalyan fındık tekeli daha çok kazanıyor. Sonuçta Cumhuriyetin 1938’de kurduğu kooperatif bugün işlevsiz durumda! Ülkemizin ve ulusumuzun gurur kaynağı Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü çok büyük gelişme ve aşamalar sonunda dünyaya çeşitli aşıları satabilecek duruma gelmişti. 2 Kasım 2011’de 663 sayılı kararname ile kapatıldı. Dünyayı ve Türkiye’yi tehdit eden salgın sonunda yabancı aşı şirketlerine muhtaç hale geldik. *** Türk Hava Kurumuna gelince… Bakın 2000-2003 yıllarında kurumun başkanlığını yapan Hava Pilot Korgeneral Erdoğan Karakuş ne diyor: “Kurumu 100 trilyon borçla aldım. 30 trilyon parayla devrettim. Eğer her şey düzgün gitseydi Atatürk’ün kurumları doğru yönetilseydi hiç bunlar olmazdı.” Halkımızın yıllarca başının üstünde tuttuğu kurum bugün iktidarın atadığı kayyumun elinde. Kurumun kurban derisi toplama hakkı yok edildi. Orman yangınlarını söndüren uçaklar bugün hangarda bekletiliyor. Pilotların işine son verilmiş. Ve AKP sözcüleri kendi neden oldukları bu sonucu kurumu itibarsızlaştırmak için kullanıyorlar! Bugünlerde çok kullanılan pek sevmediğim bir deyim var: Büyük resme bakmak! Büyük resme baktığımızda görünen tablo açık. Tüm dünya ve yurt olaylarına “Müslüman Kardeşler” gözlüğüyle bakan bir iktidar var. İktidar bu gözlüğü çıkarmamakta ısrarlı. Dünkü dostları Suudilerle, Birleşik Arap Emirlikleri’yle ve Mısır’la papaz olma pahasına! Bu gözlük, Cumhuriyetin getirdiği tüm kurumlara şaşı baktırıyor, bulanık gösteriyor! Gelişmelerin devlet aklı, deneyimi ve gelenekleriyle yorumlanmasını engelliyor. Ulusumuzun özveriyle desteklediği ve oluşturduğu kurumları gerçekleştiren Cumhuriyet dönemine “80 yıllık reklâm arası” diyen bu anlayış değil mi? Bunları salt iktidar karşıtlığı ile değil nesnel bulgu ve kanıtlarla yazıyorum. Devlet bursuyla kumar oynayarak Avrupa’da cıscıvlak kalan, Adnan Menderes’ten aldığı örtülü ödenek parasıyla dergi çıkaran kişi bu anlayışın ideoloğu değil mi? Dünyada ilk kez antiemperyalist zaferle sonuçlanan Kurtuluş Savaşımız için “Keşke Yunan kazansaydı” diyen fesli kişi bu anlayışın tarih yorumcusu değil mi? “Atatürk’e en ufak muhabbeti olan cenazeme gelmesin” vasiyetinde bulunan bu kişinin defin töreninde iktidarın kadroları cümbür cemaat boy göstermediler mi? *** THK’nun uçakları çalışmıyormuş filân bunların hepsi eski deyimle lâfügüzaf! (Anlamsız, boş lâf) Gerçek ortada. Amaç “80 yıllık reklâm arası” olarak baktıkları dönemden rövanş almak, kendi ifadelerine göre “kendi hikâyelerini yazmak.” Yazabilecekler mi? Onu halkımızın sağduyusu ve iradesi belirleyecek elbette. Ama ben nehirlerin tersine akıtılamayacağına inananlardanım… |
||
Etiketler: 1, Kuruşluk, Pul, |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.